top of page

GEÇİŞ DÖNEMİ

Dönemin Genel Muhtevası

Türkler VII. Yüzyıldan itibaren İslamiyet’i kabul etmeye başlamışlar ve Karahanlı hükümdarı Saltuk Buğra Han’ın İslamiyet’i resmen kabul etmesiyle Türkler kitleler halinde Müslüman olmuşlardır. İlk Türk İslam devleti Karahanlılardır (840-1212).

Türklerin İslamiyet’i kabul etmesiyle çeşitli medeniyetlerle kültür alışverişi olmuş, İslam dininin esasları öğrenilmiş ve dilimize yeni kelimeler girmiştir. Dil ve edebiyat, Türklerin İslamiyet’i kabul etmesiyle etkilenen ilk alan olmuştur.

İslamiyet’in kabulü ile, Uygurca'nın devamı niteliğindeki Hakaniye Türkçesi ile eserler verilmeye başlanmış; ancak Arap alfabesinden etkilenmeler de hızlanmıştır. İslam dinî ile ilgili birçok terim dilimize girmeye başlamıştır.

 

-İslamiyet öncesi kültür ile İslamiyet sonrası kültür, bu dönemde bir arada yaşamıştır.

-Halkın anlayabileceği bir dille esreler verilmiştir.

-İslamî devir Türk edebiyatına geçiş devri eserlerinde "İnsanları hırs, kin, bencillik" gibi kötü   sıfatlardan arındırma ve onlara   "doğruluk, sabır, cömertlik," gibi güzel davranışlar kazandırma   ana tema olarak ele alınmıştır.

-Bu dönemdeki eserlerde “İslam’ın kurallarını topluma öğretme, halkı eğitme ve bilgilendirme”   amaçlanmıştır.

-Arap ve Fars edebiyatlarından alınan yeni edebi türlerle onlara ait nazım şekilleri kullanılmaya   başlanmıştır.

-Dörtlük bu dönemden itibaren daha az kullanılmaya, beyit nazım birimi ise yaygınlaşmaya   başlamıştır.

-Hece ölçüsüyle birlikte aruz ölçüsü de kullanılmıştır.

-Eserlerin dili, İslamiyet öncesi doğal dilden yavaş yavaş uzaklaşarak, eserlerde Arapça ve Farsça   kelimeler kullanılmaya başlanmıştır.

-Türkler, İslam’ın özüne ters düşmeyen eski geleneklerini Müslüman olduktan sonra da   yaşatmışlardır.

-11. yüzyıldan itibaren yazılan eserlerde Uygur alfabesinin yanı sıra Arap alfabesi de kullanılmaya   başlamıştır.

-Bu dönem metinleri sanatsal ve öğretici metinler olarak kesin çizgilerle ayrılamamıştır.

-Bu dönem eserlerinden en tanınanları "Kutadgu Bilig, Divan ü Lügati’t-Türk, Atabetü’l Hakayık,   "Divan-ı Hikmet"tir.

-İslamiyet’in kabulünden sonra edebiyatımız Divan edebiyatı ve halk edebiyatı olarak iki farklı   koldan gelişimini sürdürmüştür.

-Bu dönemde daha çok dinî-tasavvufî konular didaktik eserlerde işlenmiştir.

Dönemin Eserleri

 

  1. Kutadgu Bilig

  2. Divanu Lügati't-Türk

  3. Atabetü'l-Hakayık

  4. Divan-ı Hikmet

   

Geçiş Dönemi (11-12.Yüzyıl)

   

-Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han, 932 yılında Müslüman olur.

-Karahanlı devleti 940'ta İslâmı resmî din olarak kabul eder.

-Türkler, 10. yüzyıldan itibaren İslam dinini benimsemeye başlar.

-Türk edebiyatı, 11. yüzyılda "İslam-Kültür ve Medeniyeti" dairesinin etkisine girer.

-11-19. yüzyıl arasında etkili olan bu döneme, "İslam Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Dönemi" adı verilir.

-11 ve 12. yüzyıllarda hem İslamiyet'in kabulünden önceki hem de İslamiyet etkisindeki   edebiyatın izlerini taşıyan eserler verilir.

-Bu döneme Geçiş Dönemi, bu dönemde kaleme alınmış eserlere de "Geçiş Dönemi eserleri" adı   verilir.

   

Geçiş Dönemi Eserlerinin Genel Özellikleri

   

-Hakaniye Türkçesi (Karahanlı Türkçesi) ile kaleme alınmıştır eserler.

-"Didaktiklik" bu eserlerde ağır basar.

-Türkler, İslamiyet'in güzelliklerini anlatmayı amaçlamışlardır bu eserlerle.

-İslamiyet'in kabulünden önceki ve sonraki edebiyatların özelliklerini taşımaktadır.

-Arapça ve Farsça sözcükler dile girmeye başlamıştır.

-Aruz ölçüsünün ilk örnekleri bu dönemde görülür.

-Arap ve Fars edebiyatından yeni nazım şekilleri alınmıştır.

   

Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi)

   

-Eser, Yusuf Hashacip tarafından 11.yüzyılda yazıldı.

-Geçiş döneminin ilk edebi eseridir.

-İslamiyet'in etkisinin görüldüğü ilk eserdir.

-Aruz ölçüsünün kullanıldığı ilk eserdir.

-Türk edebiyatındaki ilk mesnevi kabul edilir.

-Hem dörtlük hem de beyitlerden oluşmaktadır.

-Eserdeki kahramanlar sembolik olarak bazı değerleri karşılar.

-"Siyasetname, pendname, nasihatname" özelliklerine sahiptir.

-Alegorik bir anlatımı vardır.

-Yazar, devlet adamlarında bulunması gereken özellikler üzerinde durmuştur.

-Dünya ve ahiret saadeti için tutulması gereken yollar anlatılmıştır.

   

Eserdeki Sembolik Kişiler ve Temsil Ettikleri Değerler

   

   

Kahraman→ Kün Togdı→ Gün Doğdu→ Hükümdar→ Adalet (Hukuk, Kanun)

   

Kahraman→ Ay Toldı→ Dolunay→ Vezir→ Mutluluk (Saadet)

   

Kahraman→ Ögdülmiş→ Övülmüş→ Bilge (Veziroğlu)→ Akıl ve anlayış

   

Kahraman→ Odgurmuş→ Uyanmış→ Derviş (Vezirin Kardeşi)→ Akıbet (Hayatın sonu), kanaat

   

 

Yusuf Has Hacip

   

-11.yüzyılda yaşamıştır.

-İyi bir eğitim tahsil etti.

-Arapça ve Farça'yı öğrendi.

-Zamanının bilimlerine hakimdir.

-Dışişleri bakanlığı makamına (Haciplik) getirilmiştir.

-İslam etkisindekin Türk edebiyatının bilinen ilk şairidir.

-Eserini Karahanlı hükümdarı Tabğaç Buğra Han'a sundu.

   

   

Divân-ü Lügat-it-Türk (Türk Dillerinin Sözlüğü)

   

-Kaşgarlı Mahmut tarafından 11. yüzyılda yazıldı.

-Türkçe kelimelerin Arapça karşılıklarının verildiği bir sözlüktür.

-Araplara Türkçeyi öğretmek, Türkçe'nin zengin bir dil olduğunu göstermek amacıyla yazılmıştır.

-"Devrinin dili, edebiyatı, tarihi, coğrafyası" ile ilgili bir kültür hazinesidir.

-Çeşitli Türk boylarının dilleri tanıtılmıştır eserde.

-Türk sözlü edebiyatının yazıya geçirilen ilk örneklerini içerir.

-Koşuk, sagu, sav ve destan derlemeleri yer alır.

-Eserin sonunda, Türk dünyasını gösteren bir harita bulunmaktadır.

-"Türkçe'nin ilk sözlüğü, ilk dil bilgisi kitabı ve ilk antolojisidir."  

   

Kaşgarlı Mahmut

   

-11. yüzyılda yaşamış Türk dil bilginidir.

-Soyu Karahanlılara dayanmaktadır.

-Karahanlı devleti'nden büyük destek görmüş.

-Kaleme aldığı bu eserini "Divan-ü Lügat-it-Türk" devrin halifesi Ebulkasım Abdullah'a sunmuştur.

-"Kitâb Cevâhirü'n-Nahv fi Lügat'it-Türk" (Türk Dili Söz Dizimi Cevheri Kitabı) adlı bir eseri daha   vardır.

   

Atabetü'l-Hakayık (Hakikatlerin Eşiği)

   

-12. yüzyılda Edip Ahmet Yükneki tarafından kaleme alındı.

-Dinî-ahlakî, didaktik bir eserdir.

-Eser, nasihatname özelliğine sahiptir.

-Topluma İslam inancı telkin edilmiştir.

-"Bilginin faydaları, bilgisizliğin zararları, cömertlik, cimrilik, iyi ve kötü huylar" anlatılmıştır eserde.

-Eserde, hem dörtlükler hem de beyitler yer almaktadır.

-Arapça-Farsça birçok kelime kullanılmıştır.

   

Edip Ahmet Yükneki

   

-12. yüzyılda yaşamıştır.

-Hayatı hakkında pek fazla bilgi mevcut değildir.

-Yazar, Türkçeyi bütün incelikleriyle kullanmıştır.

-Şiirlerinin öğreticilik yönü ağır basmaktadır.

-Ağızdan ağıza yayılan şiirlerinde hikmetli ifadeler göze çarpar.

-Eserini Dad Sipehsalar Mehmet Bey'e sunmuştur.

   

Divan-ı Hikmet (Hikmetler Kitabı)

   

-12. yüzyılda Ahmet Yesevi tarafından yazıldı.

-"Hikmet" adı verilen dinî-tasavvufî halk edebiyatının ilk örneğidir.

-Dervişlik adabını öğretmek için kaleme alınmıştır.

-"Allah aşkı, Peygamber sevgisi" gibi tasavvufî konular işlenmiştir.

-Eserde, hem dörtlük hem de beyitler yer almaktadır.

-Hem hece ölçüsü hem de aruz ölçüsü kullanılmıştır.

-Eserde, halkın anlayabileceği sade bir dil kullanılmıştır.

-Ayrıca yapıttaki hikmetlerde atasözlerinin kullanımı dikkat çekmektedir.

   

Hoca Ahmet Yesevi

   

-12. yüzyılda yaşamış olan sanatçı, Yesevilik tarikâtını kurmuştur.

-Sanatçı, İslamî bilimlere, Arapça ve Farsçaya hakimdir.

-Türk tasavvufunun kurucusudur.

-Dinî-tasavvufî halk edebiyatının (tekke edebiyatının) öncüsüdür.

-Görüşleri, İslamiyet'in Anadolu'da yayılmasında etkili olmuştur.

   

Dede Korkut Hikâyeleri (Kitâb-ı Dedem Korkud Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzhan) "Oğuzların Diliyle Dedem Korkut'un Kitabı"

   

-Eserin içeriği, bir ön söz ve on iki hikâyeden oluşmaktadır.

-Halkın ortak malıdır. Yani "Anonimdir."

-9-11. yüzyıllar arasında oluşmuştur bu eserler.

-14. yüzyıl sonlarında veya 15. yüzyıl başlarında yazıya geçirildi.

-Eser, destandan halk hikâyeciliğine geçiş özelliklerini gösterir.

-Günümüzde Anadolu'da "Ak Kavak Kızı, Bey Böyrek" gibi adlarla masal olarak yaşamaktadır.

-Aynı kahramanların maceralarının anlatıldığı bağımsız hikâyelerden oluşur.

-Eserin iki nüshası vardır. Daha sonra bir nüshası daha bulunuyor. Bunlardan birinci Nüsha "Dresden"de bulunan nüshadır. Diğeri ise Vatikan'da bulunan nüshadır.

Üçüncü bir nüsha daha ortaya çıkmıştır. Türkolog Prof. Dr. Metin Ekici üçüncü nüshasını bulmuştur.

-2018'de İran'ın Türkmen Sahra bölgesinde bulunmuştur. Bu nüshanın en eski nüsha olabileceği düşünülmektedir.

-Kayıp 13. hikâye olarak bilinen "Salur Kaza'nın Yedi Başlı Ejderha'yı Öldürmesi" adlı hikâyeyi de içermektedir.

   

Dede Korkut (Korkut Ata)

   

-Kitabın ön sözünde ismi geçer.

-Bilge bir ozan olduğu düşünülüp rivayet edilmektedir.

-Hikâyelerin yazarı değildir.

-Hikâyelerin anlatıcısı kabul edilir.

-Dede Korkut, Türk töresini ve kültürünü temsil eder.

-Her hikâyede ortaya çıkar.

-Olayları olumlu bir şekilde birbirine bağlar.

-Nasihatler verir.

-Dua eder ve sözü bitirir.

bottom of page